Axel Rudi Pell – Gone With The Wind
Alman gitarist Axel Rudi Pell’in gerçek bir hikâyeden esinlenerek yazdığı “Gone With The Wind”, tren istasyonunda sahibinin işten dönmesini bekleyen bir köpeğin öyküsü. Ancak köpeğin sahibi işyerinde ölmüştür ve köpek, asla dönmeyecek sahibini bir yıl boyunca istasyonda bekler.
Neredesin, nerelerdeydin?
Bekledim bütün gün, koşturup durdum seni görmek için
Tren geldi, umutlanıyorum yine
Açılıyor kapılar ama yoksun görünürlerde
Ümit de ediyorum dua da, belki bir gün dönersin diye
Adımı seslenişini anımsıyorum hâlâ, güzel günlerin hatıralarıyla
Duvardaki izler geçmişin bir kalıntısı
Adın yazılmış mezar taşına, ama ümidim tükenmedi hâlâ
Bir gün idrak edebilecek miyim acaba
Asla geri gelmeyeceğini
Çarelerin tükendiğini
Rüzgâr gibi geçtin
Gözyaşlarım akıyor
İkimizi düşündüğümde
Rüzgâr gibi geçtin
Cennet bile ağlıyor
Neden ölüverdin?
Rüzgâr gibi geçtin
Ağlamadan duramıyorum, ölmek geliyor içimden
Güzel günler hep aklımda, ama artık vazgeçiyorum kendimden
Nasıl da sevmiştim seni, sense bir başıma bırakıp gittin beni
Hiç dağlanmamıştı yüreğim, tek başıma yaşarken
Bir gün idrak edebilecek miyim acaba
Asla geri gelmeyeceğini
Çarelerin tükendiğini
Rüzgâr gibi geçtin
Gözyaşlarım akıyor
İkimizi düşündüğümde
Rüzgâr gibi geçtin
Cennet bile ağlıyor
Neden ölüverdin?
Rüzgâr gibi geçtin
Rüzgâr gibi geçtin
Gözyaşlarım akıyor
İkimizi düşündüğümde
Rüzgâr gibi geçtin
Cennet bile ağlıyor
Neden ölüverdin?
Rüzgâr gibi geçtin
Gözyaşlarım ölümsüz
İkimizi düşündüğümde
Rüzgâr gibi geçtin
Cennet bile ağlıyor
Öyleyse neden ölüverdin?
Rüzgâr gibi geçtin
Seni nasıl da sevmiştim
Rüzgâr gibi geçtin